Bursa’nın 3. Büyük OSB’si statüsünde bulunan Uludağ OSB, Yeşil Bursa’nın Yeşil Sanayi Üssü olarak şehrin doğusunun adeta parlayan yıldızı konumunda bulunuyor. Uludağ OSB’nin yeşil hedeflerini aktaran yunus Aydın, ‘temiz üretim’ konu başlığı altında dikkat çeken mesajlar veriyor.
Bursa’nın, 3. Büyük OSB’si statüsündeki Uludağ OSB Yeşil Bursa’nın Yeşil Sanayi Üssü olarak şehrin doğusunun adeta parlayan yıldızı konumunda bulunuyor. Uludağ OSB’nin kuruluş hikâyesini 5N1K’ya anlatan Yunus Aydın, “Temiz üretimi kendine ilke edinen Uludağ OSB Yönetim Kurulu olarak konuyla ilgili çalışmalarını yürütürken, önceliğimiz ileri arıtma tesisidir. Buhar Merkezi ile hava kirliliğini ve karbon ayak izini azaltarak, Yeşil Çevre Arıtma Kooperatifi ile de suyun arıtılarak, kullanılmasını sağlıyoruz” açıklamasında bulundu.
“Organize Sanayi Bölgelerini kurarken, planların en başta ve akılcı bir şekilde yapılması gerekiyor.” diyen Yunus Aydın şunları söyledi: “Her şeyden önce çevre temizliği, toplum sağlığı, endüstriyel üretimin sürdürülebilirliği ile ‘su’ çok önemli. Yer altı sularının doğru tüketilmesi gerekiyor. Doğaya zarar vermemeliyiz. Sanayi bölgelerinde kullanılan suyun arıtılması gerekiyor ama ‘ileri arıtma’ gerekiyor. Maalesef Türkiye’deki OSB’lerin büyük çoğunluğu bu ileri arıtma sistemleri kullanılmıyor. İleri arıtma sistemleri, suyun arıtıldıktan sonra tekrar sanayi tesisinde kullanılabilmesine imkân sağlıyor. Bu konuda daha hassas davranmak gerekiyor. Uludağ OSB olarak bu konuya büyük önem veriyoruz. Bölgemiz karma bir OSB olsa da ağırlıklı tekstil sektöründen oluşmaktadır. İhracat ağırlıklı çalışan firmalar çoğunlukla çevreci üretim ve çevreci ürün yapma bilincinde hareket ederek bu dönüşüme ayak uydurmaktadır. Bu dönüşümün bir parçası olarak, Eko etiket, yaşam döngüsü analizi, Temiz Üretim Tekniklerinin uygulanması, ISO14001 Çevre Yönetim Sistemi uygulamaları sürdürülebilir enerji sistemleri ve enerji verimliliği, sıfır atık projesi, baca gazlarında filtre sistemleri gibi birçok konuda gerekli önlemleri alarak sorumluluklarımızı yerine getirmekteyiz.”
DİJİTALLEŞME VURGUSU
Bölgede ihracat yapan belli başlı firmaların AR-GE projeleri ve yeşil dönüşüm altyapılarını uyumlu olarak değerlendirdiklerini ifade eden Aydın, “Bölge olarak özellikle dijitalleşme ve sürdürülebilir konuda sanayicimize destek olmak ve firmaların bilincini artırmak adına Üniversite-sanayi iş birliğinin kapsamında protokoller yaparak AR-GE çalışmalarına destek verip dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanarak çevresel etkileri en aza indirme adına çalışmalar sürdürülmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
‘ALIM GÜCÜNDE SIKINTI VAR’
Aydın analizini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de ihracat rakamlarının arttığı yönünde sevindirici haberler almış olsak da rakamları doğru okumak gerek öncelikle. Dünyada özellikle emek yoğun sektörlerde Çin’e göre Türkiye tercih edilmeye başlandı, çünkü daha ucuz maliyetli olan bir ülke haline geldik. Tabi dövizin ülkeye girmesi ve değer kazanması ayrı bir konu. İyi gibi gözüken sonuçlar bazen vatandaşa iyi gibi aksetse daha iyi olur. Vatandaşın alım gücünde sıkıntı var. Bunu dengeleyebilirsek özellikle sanayicinin çalışanını psikolojik olarak daha rahat hissetmesini sağlayabilirsek, çalışan ekonomik olarak evinin ihtiyaçlarını karşılayabilirse işyerinde daha iyi hissediyor ve daha rantablı çalışıyor bu bir gerçek. Dönemsel rakamlar iyileşiyor ama sonuç olarak sıkıntılar doğabilir. Topyekûn bir çözüme ihtiyaç var. Bunu ortaya koymak lazım. Rakamların iyiye gitme olayı doğru, Dünyadaki bir yığın özellikle emek yoğun sektörler dede Türkiye bir yönelme olduğu gerçek. Avrupalı veya Dünyanın büyük şirketlerinin Türkiye'yi tercih etme sebebi Türkiye'deki oluşan ortamdan kaynaklanması. Fakat şu var ki sanayici açısından üretici açısından sıkıntı var onun sebebi ise bir maliyet hesabı yapması gerekiyor ve maliyet hesabında da önünü görebilmesi lazım sanayicinin. Sanayici açısından yarınki fiyatı ve maliyeti görebilmesi çok önemli. Çok ürün satmak bazen iyi olmayabiliyor. Her şey maliyetleri etkilemektedir. Hammadde, ara mamul işçilik dahil. Şu an yaklaşık %40 işçilere zam yapmak mecburiyetindeyiz. Yapmaz isek işçinin psikolojisi iyi olmayacak. Randımanlı çalışmayacak mecburen yapılacak. Bunlarda maliyet hesaplarını etkileyecek. Hadi %40 yapıldı bu öngörülebilen bir maliyet ama diğer maliyetlerin giderlerinin yarın ne olacağı bilinmiyor. Aslında ekonomi ile söyleyeceğimiz konu şu, ne kararlar alınacaksa net olarak alınmalı. Topyekûn kararlar alınır ve piyasa oturur. Sanayicide hesabını kitabını yaparken önünü görerek hareket edebilir. Bir an öncede sistemin oturması lazım fiyat dengesinin oturması lazım. Sanayicinin önünü görerek maliyet hesabını ona göre yapması gerekiyor.”
‘FİRMALARIMIZ KENDİ MARKALARINI OLUŞTURMAYA BAŞLADI’
Uludağ OSB Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Aydın, Türkiye’nin tek kurtuluşunun üretim ve ihracatta olduğuna işaret ederek, “Üretimi kim yapacak, sanayici. Türkiye'nin 3 yıl önceki Çin'deki durum neyse şu an dünyanın Türkiye'ye bakışı o durumda. Bizim bir an önce ülkemizde istikrarı oturtmamız lazım. Yatırımcıların ülkemizi dönemsel olarak görmemeleri lazım uzun vadeli yatırım yapmaları gerekiyor. Kalite olarak markalaşmamız lazım. Firmalarımız kendi markalarını oluşturmaya başladı. Bu markaları hızla oluşturmak lazım. Burada da sanayici vizyonu çok önemli. Tekstil daha çok aile şirketleri olarak ilerleyen bir sektör. Tezgâhtan yetişenlerin ağırlıklı olduğu dönemin sona erdiği, 10 yıl sonra ikinci kuşak devreye girecek daha eğitimli ve daha mantıklı yorumlamaları yapabilen bir döneme geçilecektir. Ailenin tecrübelerinden yaralanabilen ama daha bilimsel ticaret yapan bir yapı oluşmasından kaynaklı Türk firmalarının markalaşması yönünde daha kolaylaşacaktır” mesajını verdi.
‘SIKINTILI BİR DURUM YAŞAMAKTAYIZ’
Aydın, Türkiye’nin geçmişte kendi kendine yetebilen bir ülke halinde olduğunun altını çizere, şunları söyledi: “Ancak şu anki duruma bakarsak bütün sektörlerde sıkıntılı bir durum yaşamaktayız. Bunu her sektörde görüyoruz. Tabi bunu son 5-10 seneye bağlamamak lazım. Plansız hareketlenmeler sonucu bütün sektörlerde bu sıkıntıları yaşadık. Bundan sonraki hamleleri mantıklı ve planlı atmak lazım. Sanayi Üniversite iş birliği açısından bakıldığında çok başarılı bir süreç maalesef yok. Çok okul çare değil bir yığın diplomalı mezun vermek önemli değil. Planlamayı doğru yapabilmek önemli özellikle eğitim, sanayi, sağlık, şehircilik her alanda gerekli. Son yıllarda yine olumsuz olan bir durum eğitim kalitesi. Benim okuduğum dönemde üretimin içerisinde eğitim aldık. Şuan baktığımızda mezun olduğu bölümün ne olduğunu bilmeyen çocuklar var. Bölümler açılırken planlama doğru yapılmalı. Kaliteli eğitim verilmeli.”